Sanatçı Hakkında Yazılan Yazılar
Genç kuÅŸak ressamlarımızdan Serap MurathanoÄŸlu (d.1950), iki yıl önce düzenlediÄŸi ilk sergisinde, ılımlı bir deformasyon ve renkçi bir yöntemle insan gerçeÄŸine bireysel bir açıdan ilgi göstermiÅŸti. MurathanoÄŸlu'nun son iki yıllık çalışmalarından seçtiÄŸi onbir yaÄŸlıboya, akrilik ve onyedi karakalem, çini mürekkebi, pastel karışımı çizgi çalışmasında bu ilgiyi daha toplumsal doÄŸrultuda pekiÅŸtirmek isteÄŸi görülüyor. Kendini etkileyen olayları, çeliÅŸik yaÅŸam gözlemlerini, dramatik olguları içinde yaÅŸadığımız çevre gerçeÄŸinin dışında, parçalanmış ya da yarı soyut mekanlar içinde, plastik açıdan ne kadar abartılmış olsa da anatomik yağısından yitirmeyen saÄŸlıklı bir figür düzenlemesi, renk, leke, doku, çizgi örtüsüyle ortaya çıkaran düzenlemelerine yer yer fantazi, gülmece, yergi öÄŸelerini de eklemekten kaçınmıyor.
Genç sanatçının kimilerine simgesel motiflerini de kattığı, ve toplumsal bir sancıya dıuyarlı bir çeliÅŸkiyi iletmek isteyen tablolarında yer alan tipler, bir gözlem gerçekliÄŸinden çok, tasarlanmış, fantastik bir yaÅŸantı etkisini bırakıyor. ÖrneÄŸin oyuncaklı çocuÄŸun masumluÄŸuyla çeliÅŸen kötü kiÅŸiler, birbiriyle çekiÅŸen tipleri bir yemek masasında toplayan resim ile barış, özgürlük isteyen insanları simgeleyen tablosu gerçekleri imgesel bir yorumla aktarıyor. Bu sergisiyle yeni bir aÅŸama döneminde bulunduÄŸunu duyuran MurathanoÄŸlu`nun toplumsal ilgi ve plastik yeteneÄŸini gerçek yaÅŸantımızdan ve kendi toplumumuzdan yapacağı saÄŸlıklı gözlemlerle bütünleyeceÄŸini sanıyoruz.
Milliyet Sanat Dergisi, 1978
​
Yanlış endüstrileÅŸmenin sorunları ve bunun sanata yansıması, ya sanatta teknolojinin kullanılması ile uyum olarak karşımıza çıkıyor ya da bir reaksiyona, sanatçıyı kaybolan yaÅŸamla ilgili deÄŸerlerin gözden geçirilmesine götürüyor.
Serap MurathanoÄŸlu Eyrenci'nin resimlerinde de yaÅŸamla ilgili anılara dayanan ve onları irdeleyen bir yaklaşımın resme ait biçimsel kaygılar ile birleÅŸtirildiÄŸi izleniyor. Bu bazen çocukluÄŸunda babası ile çıkılan balık-deniz serüveni Karadenizli sanatçıların çoÄŸunda görülen doÄŸa-deniz sevgisi, bazen de toplumsal taÅŸlamalar ÅŸeklinde biçim buluyor. Humor ile yoÄŸrulmuÅŸ meyhaneler, ÅŸiÅŸkolar, ikiyüzlüler, ipte çekiÅŸenler...gibi isimler taşıyan daha önceki dönem resimleri buna örnek gösterebiliriz. Bu çalışmalarda deformasyona uÄŸramış abartılı figürlerin yer aldığı görülür.
Kayık seferde Fırtına, Lodoscular, Nurettin'in Saltanat Kayığı isimli çok figürlü yeni resimlerde ise hemen algılanan portreler, el ve ayaklardır. Yüzlerdeki solgun, komik, duraÄŸan, gülen zıt ifadeler, sanki denizden yeni dönmüÅŸ, üÅŸümüÅŸ veya deniz tutmuÅŸ insanları çaÄŸrıştırmaktadır.
Desen ustası olan, bunun eÄŸitimini veren sanatçı yeni çalışmalarında desenindeki hareketi boya tuÅŸlarında da devam ettirdiÄŸini, fazla dokudan kaçarak sadeleÅŸtirmeye doÄŸru gittiÄŸini görüyoruz.
1992'de yaptığı İsviçre gezisinden sonra, resimlerinde yer almaya baÅŸlayan yalınlık, boÅŸluk-doluluk, geniÅŸlik, yalnızlık gibi kavramların yanı sıra insan ve insan yaÅŸamı ile birleÅŸen, yer yer (kara kedi, köpek gibi) simgesel olabilen anlamları da yüklenerek biçimlenen yeni resimlerini izleyeceÄŸiz.
Prof. Oktay Anılamert
DEVLET GALERİSİNDE BİR DÖRTLÜ GRUP
Devlet Galerisi'nin Ekim 1993 programını oluÅŸturan sergide, Dörtlü grupta yer alan Serap Eyrenci, 70'li, 80'li yıllarda bazı ünlenmiÅŸ temsilcileriyle yeni bir ekol hareketine dönüÅŸen figüratif araÅŸtırma eÄŸilimleri içindeki yerini doÄŸrulamaktadır. Serap Eyrenci'nin figüratif iliÅŸkiler sorununa yaklaşım biçimi kendine özgüdür ve ifade arayışından çok, devinimsel öÄŸelere ağırlık kazandıran bir yönteme de baÄŸlıdır.
Figüratif akımın yenilenme sürecinde, fantastik, eleÅŸtirel, grotesk ya da hümeristik ifade arayışlarının Eyrenci'nin resimlerinde fazlaca önemli bir yer tutmadığı, buna karşılık figüratif iliÅŸkileri yoÄŸun bir biçimde belirleyen devinim öÄŸelerinin ısrarla vurgulandığı görülmektedir. Serap Eyrenci'nin figüratif üslubu, yeni figüratif akım hareketinin yaÅŸantı tutkularıyla bütünleÅŸen atılım ÅŸiddetlerine yabancı kalmakta, ancak yumuÅŸak ve ölçülü bir yorum çabasının da bu ekol hareketi içinde yer alabileceÄŸi konusunda açıklık getirmektedir.
Sezer TansuÄŸ